Asitler ve Bazlar

pH METRE(ÖLÇEĞİ):Maddelerin asitlik,bazlık derecesini ölçmek için pH ölçeği kullanılır.

  • pH derecesi 0-7 arasında olan maddeler asidiktir.
  • pH değeri 7-14 arasında olan maddeler baziktir.
  • pH değeri 7 olan maddeler nötrdür.(saf su ve tuz)
  • Asitler mavi turnusol kağıdını kırmızıya çevirirler.(aklımızda tutmak için “asitler kızartır.”)

Bazlar kırmızı turnusol kağıdını maviye çevirirler(aklımızda tutmak için “bazlar morartır.”)

ASİTLER: Günlük hayatımızda epeyce yer kaplar.

Limon: Sitrik asit

Elma: Malik asit

Üzüm:Tartarik asit

Süt-Yoğurt: Laktik asit

Sirke: Asetik asit

Çilek: Folik asit

Karınca asidi:Formik asit

Asitler,

  • Cildi tahriş ederler.
  • Tatları ekşidir.
  • Mermeri aşındırırlar.
  • Sulu çözeltileri elektrik akımını iletir.

BAZI ÖNEMLİ ASİT VE BAZLAR:

  • Asit ve bazları ayırt etmek için bazı araçlar kullanılır.Bunlara ayraç(belirteç) ya da indikatör denir.
  • Asitler bazlarla tepkimeye girerek tuz ve su oluştururlar.

Asit+Baz=Tuz+Su

  • Asitler metallerle tepkime verirler. H2(gazı) açığa çıkartırlar.

BAZLAR VE ÖZELLİKLERİ:Sulu çözeltilerine OH(hidroksit) iyonu veren maddelere baz denir.

  • Şampuan,mayonez,sabun,diş macunu,çamaşır suyu, amonyak,kabartma tozu baz maddelere örnektir.

ASİT VE BAZLAR KULLANILIRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR?

Kuvvetli asit ve bazlar aşındırıcı etkileri nedeniyle vücudumuzla temas etmemelidir. Asit ve bazlarla ilgili kazalarda insan vücudunda kalıcı izler oluşabilmektedir.Özellikle sanayide kullanılan asit ve bazlar çok kuvvetlidir.

  • Asit ve bazları gıdalardan uzak bir bölümde saklamalıyız.
  • Temizlik yaparken deterjanlı yüzeyleri bol su ile durulamalıyız.
  • Asit ve bazları çocukların erişemeyeceği yerde saklamalıyız.
  • Temizlik malzemelerini birbiri ile karıştırmamalıyız.
  • Herhangi bir kaza yaşamamız durumunda sağlık kuruluşuna başvurmalıyız.
  • Temizlik yaparken eldiven kullanmalıyız.

 

 

 

 

ÖĞRETMENİM! -Fatma Zührenaz

Herkese selam. Nasılsınız bakalım? Nasıl gidiyor hayat? Ben iyiyim. Online eğitime alışmaya çalışıyorum. Program yaptım, derslere katılıyorum vs. Bugünün anlam ve önemini hepimiz biliyoruz sanırım. “Öğretmenler Günü”. Yazıma Başöğretmen Ulu Önder Atatürk ile başlamak ve bu yazıyı hayatıma, hayatlarımıza dokunan tüm öğretmenlere ithaf etmek istiyorum.

Bu yazıyı yazarken kullandığım harfler, aldığımız laik eğitim, güzel sanatlar okulları, Türkçe’nin varlığını korumayı amaçlayan kurum Türk Dil Kurumu;tarihimizi, geçmişimizi öğrenmemize katkı sağlayan, Türkler hakkındaki olumsuz iddialara ve kullanılan “barbar” sözüne karşın durumun böyle olmadığını, Türklerin geçmişten günümüze medeniyetlere sağladığı katkıları anlatan Türk Tarih Kurumu; okul sıralarında kızlı erkekli eğitim görebilme hakkımız ve daha niceleri. Peki tüm bunları kime borçluyuz? Tabii ki eğitim, kültür, sanat ve daha birçok alanda kendilerini geliştiren, ülkemizi muasır medeniyetler seviyesine çıkaracak nesiller yetiştirmek isteyen ve bu yola ömrünü adamış Başöğretmen Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e borçluyuz. Bizler de Türkiye Cumhuriyeti’nin neferleri olarak Atatürkümüz’ün izinden gitmeliyiz. Çok çalışarak vatanımıza, milletimize hayırlı insanlar olma yolunda çabalamalıyız.

Temelde toplumdaki her insanın ailesinden sonra ilk eğitimini aldığı kişiler öğretmenlerdir.Kişi bütün öğrenim hayatı boyunca da öğretmenlerin kendisine kazandırdıklarıyla hayata hazırlanır ve onların öğrettikleri bilgi ve becerilerle insanlığa, topluma faydalı olacak birikimleri edinir. Toplumun hangi kanadından olursa olsun, kökeni ne olursa olsun her insanın hayatına dokunan en azından bir öğretmeni vardır.

Başta Başöğretmen Atatürk olmak üzere hayatıma, hayatlarımıza dokunan ve yolumuza ışık tutan tüm öğretmenlerimizin ve bana blogunda yazma fırsatı veren ayrıca hazırladığı içeriklerle öğrencilere büyük destek olan Fulya Öğretmenimizin de Öğretmenler Gününü kutluyorum. İyi ki varsınız öğretmenlerimiz!

 

 

TÜRKÇEM BENİM SES BAYRAĞIM! -Fatma Zührenaz

Herkese merhabaaa. Nasılsınız bakalım? Ben iyiyim. Sadece bu aralar dersler biraz fazla yoğun o kadar. Bugün sizlere doğru Türkçe kullanımından ve TDK’nin bazı yabancı kelimelere bulduğu ilginç Türkçe karşılıklardan bahsedeceğim.

Dil bir ulusun özgürlüğüdür. Yani Türkçe de bizim özgürlüğümüz. Öyleyse dilimizi düzgün kullanmamız gerekir değil mi?

Özellikle son yıllarda dilimize giren yabancı sözcüklerin fazla kullanılması, mesajlaşırken kelimelerin kısaltılması Türkçemizin körelmesine yol açmaktadır. Bu nedenle Türk Dil kurumu bazı yabancı sözcüklerin yerine kullanılabilecek sözcükler geliştirmiştir. Ben bu sözcükleri incelerken epey şaşırdım çünkü gerçekten ilginç kelimeler ile karşılaştım. İşte bunlardan bazıları:

Fabl/Öykünce

Klasör/Sıralaç

Navigasyon/Yolbul

Tabildot/Seçmesiz yemek

Atmosfer/Havayuvarı

Buldozer/Yoldüzler

Seminer/Topluçalışım

Vatilatör/Yelveren,Estireç

Pastoral/Çobanlama

Badminton/Tüy top

Petrol/Yer yağı

Billboard/Duyurumlar

Voleybol/ Uçan top

Otobüs/ Çok Oturgaçlı Götürgeç

Yukarıda yazdığım sözcükler benim en çok ilgimi çekenlerdi. Elbette yabancı sözcüklerin dilimizden tam olarak çıkması pek mümkün değil ancak herkes Türkçeyi elinden geldiğince düzgün kullanmaya çalışırsa bence yol yakınken bir şeyler yapabiliriz. Kendinize iyi bakın!

Konu Anlatımı

                            MEVSİMLERİN OLUŞUMU 

 

Dünya, kuzey ve güney kutup noktaları ile yerin merkezinden geçtiği varsayılan, dönme ekseni etrafında batıdan doğuya doğru dönerek günlük hareketini yapar. Dünya günlük hareketini  24 saatte tamamlar.

Dünya’nın  günlük hareketinin önemli sonuçları:  

  • Gece ve gündüzün art arda yaşanması ve
  • Günlük sıcaklık farklarının oluşması            

Dünya, günlük hareketini yaparken aynı zamanda Güneş’in etrafında elips şeklinde bir yörüngede dolanarak yıllık hareketini de gerçekleştirir. Dünya yörünge etrafındaki dolanımını 365 gün 6 saatte tamamlar.

Yörünge:Gök cisimlerinin başka bir gök cismi çevresinde dolanırken izlediği yol.

Yörünge düzlemi (dolanma düzlemi): Yörüngenin oluşturduğu düzlem

          Ekvator çizgisi:Kuzey ve Güney yarım küre olarak Dünya’yı paralel olarak iki eş parçaya böldüğü varsayılan               hayali çizgi.

           Ekvator düzlemi:Ekvator çizgisinin oluşturduğu düzlem

Eksen eğikliği

Ekvator düzlemi, dolanma düzlemi ile çakışık değildir. Bu nedenle Dünya, dolanma düzleminde biraz eğik bir şekilde yol alır. Ekvator düzlemi ile Dünya’nın dolanma düzlemi arasında 23 derece 27 dakika bir açı vardır. Bu açı, Dünya’nın kutup noktalarını birleştiren, dönme ekseninin de 23 derece 27 dakikalık bir açı ile eğik durmasına sebep olur. Bu durum eksen eğikliği olarak tanımlanır.

MEVSİMLER

              1.  Dünya’nın dönme ekseni eğikliği ve
              2. Dünya’nın Güneş etrafındaki dolanımı

sonucu oluşur.  Güneş’ten gelen ışınların farklı yarım kürelere gelme açılarında farklılıklar yaşanır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dünya’nın Güneş etrafındaki dolanımı ve eksen eğikliği sonucu ;

mevsim geçişlerinin yaşandığı tarihler oluşur.          21 Aralık,  21 Mart,  21 Haziran , 23 Eylül

 

21 Aralık

21 Aralık, Kuzey yarım kürede kış, Güney yarım kürede ise yaz mevsiminin başlangıcıdır.

  1. Güneş ışınları, Güney yarım kürede bulunan Oğlak dönencesi üzerindeki noktalara öğle vakti dik açı ile düşer. Kuzey yarım küreye ise eğik açılar ile düşer.
  2. Bu tarihten itibaren Güney yarım kürede yaz mevsimi, Kuzey yarım kürede ise kış mevsimi yaşanmaya başlar.
  3. Güneş ışınları, Güney yarım küre yüzeyinde daha fazla, Kuzey yarım küre yüzeyinde ise daha az ısı enerjisi oluşturur.
  4. Bu tarihte Güney yarım küre en kısa geceyi, Kuzey yarım küre ise en uzun geceyi yaşar.

 

 

 

21 Mart

21 Mart, Kuzey yarım kürede ilkbahar, Güney yarım kürede ise sonbahar mevsiminin başlangıcıdır.

  1. Bu tarihte eksen eğikliği etkisi ortadan kalktığı için Güneş ışınları öğle vakti Ekvator çizgisi üzerindeki noktalara dik açı ile düşer.
  2. Bu tarihten itibaren Güney yarım kürede sonbahar mevsimi, Kuzey yarım kürede ise ilkbahar mevsimi yaşanmaya başlar.
  3. Güneş ışınları, Güney yarım küre yüzeyinde giderek daha az, Kuzey yarım küre yüzeyinde ise giderek daha fazla ısı enerjisi oluşturur.
  4. Bu tarihte her iki yarım kürede gece ve gündüz süreleri eşitlenir.

 

 

 

21 Haziran

21 Haziran, Kuzey yarım kürede yaz, Güney yarım kürede ise kış mevsiminin başlangıcıdır.

  1. Güneş ışınları, Kuzey yarım kürede bulunan Yengeç dönencesi üzerindeki noktalara öğle vakti dik açı ile düşer. Güney yarım küreye ise eğik açılar ile düşer.
  2. Bu tarihten itibaren Kuzey yarım kürede yaz mevsimi, Güney yarım kürede ise kış mevsimi yaşanmaya başlar.
  3. Güneş ışınları, Kuzey yarım küre yüzeyinde daha fazla, Güney yarım küre yüzeyinde ise daha az ısı enerjisi oluşturur.
  4. Bu tarihte Kuzey yarım küre en kısa geceyi, Güney yarım küre ise en uzun geceyi yaşar.

 

 

23 Eylül

23 Eylül, Kuzey yarım kürede sonbahar, Güney yarım kürede ise ilkbahar mevsiminin başlangıcıdır.

  1. Bu tarihte eksen eğikliği etkisi ortadan kalktığı için Güneş ışınları öğle vakti Ekvator çizgisi üzerindeki noktalara dik açı ile düşer.
  2. Bu tarihten itibaren Kuzey yarım kürede sonbahar, Güney yarım kürede ise ilkbahar mevsimi yaşanmaya başlar.
  3. Güneş ışınları bu tarihten itibaren Kuzey yarım küre yüzeyinde giderek daha az, Güney yarım küre yüzeyinde ise giderek daha fazla ısı enerjisi oluşturur.
  4. Bu tarihte her iki yarım kürede gece ve gündüz süreleri eşitlenir.

 

Solstis (gün dönümü) ve Ekinoks (gece-gündüz eşitliği)

21 Aralık ve 21 Haziran solstis, 21 Mart ve 23 Eylül ise ekinoks tarihleridir.

Kuzey yarım küre için 21 Haziran tarihi yaz solstisi iken 21 Aralık ise kış solstisidir.

Güneş ışınları, yıl içerisinde;

  1.  Ekvator’a iki kez dik düşer.
  2. Dönencelere sadece bir kez dik düşer.
  3. Kutup bölgelerine ise hiçbir zaman dik açı ile düşmez. Bu yüzden kutup bölgelerinde sıcaklıklar sürekli düşük kalır.

 

 

İKLİM VE HAVA HAREKETLERİ

Hava Hareketleri

 

 

 

Hava Durumu:  Hava olayları; Güneş’ten gelen ısı enerjisine bağlı olarak oluşan basınç, rüzgâr, nem, yağış ve sıcaklık gibi değişkenlerdir. Belirli bir bölgede ve kısa süre içerisinde etkili olan hava olaylarına hava durumu denir.

 

 

 

 

Hava sıcaklığında çeşitli etkiler sonucu oluşan değişimler, yüzeyde alçak veya yüksek basınç alanlarının oluşmasına neden olur. Isı alarak sıcaklığı artan havanın yoğunluğu azalır. Bu durumda havanın yeryüzüne yaptığı basınç da azalır ve alçak basınç alanı oluşur. Isı vererek sıcaklığı azalan havanın yoğunluğu artar. Bu durumda ise havanın yeryüzüne yaptığı basınç artar ve yüksek basınç alanı oluşur.

 

Isınma ve soğumalar gibi çeşitli etkenler sonucunda yeryüzünde oluşan basınç farklılıkları, havanın yer değiştirmesine neden olmaktadır. Hava daima basıncın yüksek olduğu yerden, basıncın düşük olduğu yere doğru hareket eder. Yatay yönlü yer değiştiren bu hava hareketlerine rüzgâr denir.

 

Rüzgârın hızını, kuvvetini ve hatta yönünü ölçmekte kullanılan aletlere anemometre denir. Türkçe karşılığı “yelölçer”dir. Sabit anemometre, el anemometresi ve rüzgârın yönünü, saatte ortalama hızını ve rüzgâr hızındaki dalgalanmaları ölçen anemograf gibi çeşitleri vardır.

 

Atmosferin içerdiği su buharı miktarına nem adı verilir. Havanın nemini ölçmek için higrometre adı verilen araç kullanılır.

 

Hava sıcaklığı, hava basıncı, rüzgâr ve nemin yanı sıra yağışlar da hava olaylarını belirleyen unsurlardandır. Yeryüzündeki su kaynaklarından sıcaklığın etkisi ile buharlaşan su, su buharı yani gaz hâle geçer. Atmosferdeki nemi oluşturan bu su buharı, yoğunlaşarak yağmur, kar, dolu, çiy veya kırağı olarak tekrar yeryüzüne döner.

 

Atmosferdeki su buharının yoğunlaşması sonucu oluşan yağışın, sıvı şekilde yeryüzüne düşmesine yağmur denir.
Atmosferdeki su buharının, buz kristalleri şeklinde yoğunlaşması sonucu oluşan yağış şekline kar denir.
Isınmalar sonucu yükselen hava içerisindeki su buharı, aşırı soğuma nedeniyle aniden yoğunlaşır ve donar. Bu yağış şekline dolu denir.
Yeryüzüne yakın su buharının soğuk nesneler üzerinde yoğunlaşması sonucu su damlacıkları oluşur. Bu olaya çiy denir.
Yeryüzüne yakın su buharının sıcaklık donma noktasının altına düştüğünde sıvı hâle geçmeden direkt buz kristallerine dönüşmesiyle oluşan bu olaya kırağı denir.
Yağmur, kar, dolu, çiy ve kırağı gibi yağış şekillerinin yanı sıra atmosferin yeryüzüne değen bölümünde meydana gelen yoğunlaşma tipine de sis denir.

 

 

Meteoroloji

Meteoroloji, atmosfer içerisinde meydana gelen tüm hava olaylarını ve değişimleri inceleyen, bu olay ve değişimlerin ortaya çıkardığı sonuçları irdeleyerek hava tahminlerini yapan bilim dalıdır.

 

Meteoroloji uzmanlarına meteorolog adı verilir. Meteorologlar, hava olaylarının tüm analizini ve tahminini yapmanın yanı sıra atmosferdeki hava olaylarını da inceler. Hava olaylarının Dünya üzerindeki yaşamı nasıl etkilediğini; meteoroloji uçak ve gemileri, radyo sondası vb. araçlar kullanarak açıklamaya çalışırlar.

 

 

 

Hava Tahminlerinin Günlük Yaşama Etkileri

Meteorologlar, yaptıkları hava tahminleriyle hava olayları gerçekleşmeden kişilerin gerekli önlemleri almasına ve uygulamasına yönelik çalışmalar yapmaları için yardımcı olurlar.

Hava durumunu önceden bilmek, yarın giyeceğimiz kıyafeti belirlemekte veya gideceğimiz bir geziyi şekillendirmekte etkili olabilmektedir.

 

 

İklim

İklim, Dünya’nın herhangi bir bölgesinde uzun yıllar boyunca gözlemlenen tüm hava olaylarının ortalama veri sonuçlarıdır.

 

İklimlerin yayılışlarını, insan ve çevre üzerine etkilerini neden-sonuç ilişkisi içerisinde inceleyen bilim dalına klimatoloji (iklim bilimi) denir. İklim bilimi ile uğraşan bilim insanına ise klimatolog (iklim bilimci) denir. Bir bölgenin iklimini tanımlayabilmek için en az 35-40 yıllık hava olaylarının gözlemlenmesi gerekmektedir. İklimi, hava olaylarından ayıran en temel farklardan birisi de budur.

 

Dünya’da birbirinden farklı birçok iklim yaşanmaktadır. Dünya’nın oluşumundan bu yana iklimler her zaman aynı kalmamış, zamanla değişimlere uğramıştır. Dünya, milyonlarca yıl öncesinden günümüze kadar aşırı soğuk ve aşırı sıcak iklimleri geçirerek gelmiştir. Ülkemizde ise başlıca üç büyük iklim çeşidine rastlanır. Bunlar; Karadeniz iklimi, karasal iklim ve Akdeniz iklimidir.

 

 

Küresel İklim Değişikliği

Son yıllarda bilim insanlarının yapmış oldukları çalışmalar sonucunda, atmosferdeki bazı gazların miktarında önemli değişiklikler olduğu ve bu değişikliklerin etkileri olarak da Dünya’daki sıcaklığın giderek arttığı gözlemlenmiştir.

Atmosferde birikerek Güneş ışınlarının yeryüzünden uzaya yayılmasını engelleyen gazlara sera gazları adı verilir. Bu gazlar, yeryüzünden yansıyan Güneş ışınlarını tutarak tıpkı seralarda olduğu gibi Dünya’nın sıcaklığının korunmasına sebep olmaktadır. Sera gazlarının yapmış olduğu bu etki de sera etkisi olarak tanımlanmaktadır.

 

Sera gazlarından olan metan (CH4) ve karbondioksit (CO2), güneş ışığı enerjisini en fazla tutan gazlardır. Sera gazlarının, Dünya’yı giderek daha sıcak veya daha soğuk hâle getirme etkisi vardır.

Hükûmetlerarası İklim Değişikliği Paneli’ne (IPCC) göre atmosferde bulunan ve miktarı giderek artan karbondioksitin en önemli etkeni, insan faktörüdür.

 

Sanayileşme ile birlikte artan kömür, petrol gibi fosil yakıt tüketimi ve ormanlık alanların çeşitli nedenlerle yok edilmesi, atmosferdeki sera gazlarının miktarını artıran başlıca nedenler arasındadır. Bunun dışında nüfus artışına bağlı olarak artan enerji ihtiyacı ve tüketimi, atmosferdeki sera gazı miktarını artıran bir başka nedendir.

 

Sera gazlarının salınımı ile birlikte Dünya yüzeyindeki artan sıcaklıklar, Ekvator’dan kutuplara tüm bölgelerde etkili olmaktadır. Kutuplarda buzulların erimesi, deniz seviyesindeki yükselmeler, beklenmedik fırtınalar, uzun süreli kuraklıklar, birçok bitki ve hayvan türü neslinin azalması yaşanan küresel ısınmanın kanıtı olarak görülmektedir.

 

Bilim insanları, Dünya genelinde yaşanan bu küresel ısınmanın beraberinde getireceği iklim değişikliklerini de küresel iklim değişikliği olarak adlandırmaktadır.

Küresel iklim değişikliğinin; içilebilir su kaynaklarında azalmayı, meteorolojik afetleri, tarıma bağlı ekonomik sorunları beraberinde getireceği düşünülmektedir. Küresel iklim değişikliğine karşı gerekli önlemlerin alınması için devletlerin uluslararası boyutta iş birliği yapması gerekmektedir.